Pülümür

 

 

Pülümür Hakkında:

Yakın zamana kadar adı Kuzucan olan Pülümür’ün kuruluşu Kapadokya Krallığı dönemine rastlamaktadır. Kuzucan adı, Akkoyunlular’dan gelmektedir. Pülümür, 1847’de Kuzucan adıyla Erzurum’un Erzincan sancağına bağlı bir ilçe haline getirilmiştir. 1936’da Tunceli’ye bağlanmıştır. Denizden 1650 metre yüksekliktedir. Tunceli’ye 65 kilometre uzaklıktadır. Tunceli’yi Erzincan’a bağlayan karayolu üzerinde ve Pülümür Çayı vadisindedir. Pülümür’ün Güneybatısında Tunceli, doğusunda Kiğı, batısında Ovacık, güneyinde Nazımiye bulunmaktadır. Mercan Dağları’nın bulunduğu kuzeyiyse Erzincan’la çevrilidir. Arazisi engebeli ve dağlı olan Pülümür’ün Erzincan ile bağlantısı 2100 rakımlı Avzer Gediği ile Mıh Gediği’nden olmaktadır. Demiryolu bağlantısı, Mutu Köprüsü üzerindendir. Pülümür Çayı Vadisi’nin başlangıcında yer alan Pülümür, aynı zamanda yüksek dağlarla çevrilidir. Pülümür’ün kuzeydoğusunda, aynı zamanda Tunceli’nin en yüksek noktası olan Bağır Paşa Dağı (3287 m) ve kuzeybatısında Mercan Dağları (3000 m) ile Munzur Dağları bulunmaktadır. Bağırpaşa’nın zirvesinde çok sayıda krater gölü vardır. Navgöl, Buyer Baba Gölü, Kırdım Köyü Gölleri de diğer krater gölleridir. En önemli akarsuyu il merkezine kadar ulaşan Pülümür çayıdır. Balı ünlüdür. Gelin Odaları olarak adlandırılan mağaraların, Urartular döneminde burada yaşayan insanlar tarafından kayaların oyularak oda haline getirildiği ve bu odalarda yaşadıkları sanılmaktadır. Pülümür çayı üzerinde kurulu bulunan Hatun Köprüsünün yazılı bir bilgisi olmamasına karşın Selçuklular dönemine ait bir yapı olduğu tahmin edilmektedir. İlçede halk tarafından kutsal sayılan Büyük Çeşme, Büklü Dede Türbesi ve Derviş Gülabi Türbesi gibi önemli ziyaret yerleri bulunmaktadır. Resmi belgelerin Tacik Baba; Pülümürlüler’in Sultan baba diye adlandırdıkları ve ziyaretgâh olan tepede Celalettin Harzem’in kabri olduğu söylenmektedir.

Doğal Güzellikleri:

Buyer Baba Dağı ve Gölü:

Pülümür Kocatepe Köyü yakınlarında bulunan Buyer Baba Dağı, yaklaşık 3 bin metre yüksekliğiyle Munzur Dağları’nın zirvelerinden biridir. Zirvesinde bir de buzul gölü bulunan Buyer Baba Dağı, Ovacık ile Pülümür arasında bulunmaktadır. Adını, gölün kenarında karnını doyuran Deli Hıdır adındaki birinin gördüğü aksakallı dedeyi sofrasına buyur etmesinden ve sonrasında bu iki kelimeyi sıkça tekrar etmesinden aldığı rivayet edilmektedir.

Tunceli’nin bütün dağları gibi kutsal kabul edilen Buyer Baba Dağı’nın zirvesinde bulunan buzul gölünün suyu yaz ve kış hep aynı düzeydedir. Yöre halkı bu göle adaklar adamak, kurban kesmek, ibadet etmek için çıkmaktadır. Gölün sularına genç kız ve delikanlılar tarafından elma bırakılması geleneği bulunmaktadır. Rivayete göre elmalar su yüzeyinde birleşirse elmayı atan genç kız ve delikanlının evleneceğine inanılır.

Arap Kızı Dağı:

Pülümür’ün güney yönünde bulunan Arap Kızı Dağı, muhteşem Bağırpaşa Dağı’nın da eteklerindedir. Akşam saatlerinde oluşturduğu silüetle efsaneye konu olan Arap Kızı’nı andırdığı için ilgi çekmektedir. Oluşan silüette, sırt üstü yatmış ve ellerini göğsünde bağlamış bir kadın görüntüsü dikkat çekmektedir. Adını da Arap Kızı Yasemin ile Ali’nin aşkı olan efsaneden almaktadır. Efsaneye göre, Ali ismindeki bir genç, Yasemin isminde bir Arap’ın kızına aşık olur. Ancak kızın babası Yasemin’i Ali’ye vermek istemez. Kaçmaya karar veren Ali ile Yasemin, Bağırpaşa Dağları’nda izlerini kaybettirdiklerini sanarak, dinlenmeye karar verirler. Ancak iz süren kızın babası dağda iki genci uyurken yakalar ve kızını silahla vurur. Uykudan uyanan Ali, sevdiği kızın öldürüldüğünü görünce Pülümür’e geri dönerek, ‘benim küllerimi Arap Kızı Dağı’na serpiştirin’ diyerek kendisini yakar.

Pülümür Vadisi:

Pülümür Vadisi, Avcı Dağlarının doğu yamaçlarından birkaç kol halinde başlayıp güneye uzanan çok dar ve dik bir vadidir. İçinde Pülümür Çayı akmaktadır. Vadide zengin bir orman örtüsü ve yer yer çağlayanlar, kayalık yamaçlar ve kanyonlara rastlanmaktadır. Ağlayan Kayalar ve Zenginpınar Şelalesi, sularının bolluğu, doğal çevre ve peyzaj bakımından dikkate değerdir.

Pülümür Çayı’nın doğu yamacında Papaz Dağı olarak bilinen kesim, Nazımiye yol ayırımından sonra çayın iki tarafındaki kayalık kesimler, Alacık-Kırmızı köprü arasındaki kayalıklar, Ağlayan Kayaların karşı yamaçları ve Gelin Odalarının bulunduğu yamaçlar, yürüyüş, kaya tırmanışı ve yamaç paraşütü gibi doğa sporlarına uygundur. Merkez ilçede Munzur Vadisi ile birleşip güneyde Keban Baraj Gölüne açılmaktadır.

Pülümür Çayı:

Pülümür Çayı, Avcı Dağlarının eteklerinden doğmaktadır. Çay, Tunceli merkezinde Munzur Suyuna katılır. Pülümür Çayı, kar sularıyla ve çok sayıda dere ile beslenmektedir. Bu nedenle suyu boldur; ancak rafting yapmak için debisi yeterli değildir. Pülümür Çayı’nın Kırmızıköprü’nün güneyinde kalan kısmı, balık varlığı açısından zengindir. Ayrıca sportif balıkçılık için de uygundur.

Zağge (Zenginpınar) Şelalesi ve Mesiresi:

Yörede Zağge diye bilinen Zenginpınar Şelalesi, Pülümür karayolu üzerinde ve Tunceli’ye yaklaşık 40 km. uzaklıktadır. Zenginpınar Şelalesi, dağ yamaçlarından oldukça dik bir eğimde çok kuvvetli akarak vadideki Pülümür Çayına ulaşmaktadır. Bitki örtüsü itibariyle çok zengin olan Zenginpınar Şelalesi, vadinin çarpıcı derinliği ile çok etkileyici doğal verilere sahiptir. Bir yandan Pülümür Çayı, diğer yandan vadinin karşı yamaçlarındaki sık orman örtüsü, doğal çevre ve manzara zenginliklerini artırmaktadır. Karayolu üzerinde olduğu için ulaşımı kolaydır. Bu nedenle özellikle günübirlik piknik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Şelale alanında taş-beton setler ve merdivenler oluşturularak oturma mekanları düzenlenmiştir.

Rabat Şelalesi:

Tunceli yöresinde bulunan çok sayıdaki şelalelerden en görkemlisi olan Rabat Şelalesi, bin metre derinliğindeki vadiden dökülmektedir. Pülümür ilçesi Kırmızıköprü yakınlarındaki Turnaderesi’nde yer alan şelalenin bulunduğu bölge, dağ keçilerinin doğal beslenme ve yaşam alanlarındandır.

Ağlayan Kayalar:

 

Tunceli-Pülümür karayolu üzerinde bulunan Ağlayan Kayalar Hilbes Köprüsü civarındadır. Halk tarafından Ağlayan Kayalar adı verilen bu kayanın her tarafından sular adeta bir yağmur gibi aşağı akmaktadır. Kışın aşırı soğuktan donan Ağlayan Kayalarda, buzlar adeta sarkıt gibi bir doğa harikasına dönüşmektedir.

Gelin Odaları ve Mağaraları:

Pülümür’e üç kilometre uzaklıktaki Gelin Odaları, Hatun Köprüsü’ne de yakındır. Urartular tarafından yapılmış olduğu tahmin edilen oyma kayalardan ibaret olan Gelin Odaları’nın içinde bir lider tahtı ve tutsakların cezalandırıldığı zindan bulunmaktadır. Bir kadın lider tarafından yaptırıldığı rivayet edilen Gelin Odaları’nda, kayalar oyulması sonucu yapılan merdivenlerle derinlere inilerek Pülümür Çayı’ndan su alınmasına imkan tanıyan gizli bir geçit bulunmaktadır. Bakımsızlık nedeniyle sel sularının, sert iklim koşullarının da etkisiyle her geçen gün tahrip olan Gelin Odaları, dördü yıkılmış, üçü de önemli ölçüde tahrip edilmiştir. Ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı tam olarak bilinmese de, Urartılar döneminde bölgede egemenlik kuran bir kadın lider tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Gelin Odaları’nın girişinde nöbetçi kulübeleri ve su kuyusu gibi ayrıntılar da bulunmaktadır. Ayrıca Pülümür Çayı’nda su alınmasına imkân tanıyan kayalardan oyulan merdivenin de yaklaşık altmış metre olduğu tahmin edilmektedir.

Buz Mağarası:

Pülümür’ün Dereboyu köyünün yakınında bulunan bu mağara 12 bölümden meydana gelmiştir. Oldukça geniş, oval görünümlü bir girişten sonra mağara içerisinde 12 bölüm halinde yukarıdan aşağıya doğru sarkan buz sarkıtları görülmektedir. Yaz ve kış aylarında da bu bölümlerin içerisi buz kaplıdır. Yöre halkı bu mağaradan soğuk hava deposu olarak yararlanmaktadır.

 

Salördek Yürüyüş Rotası:

Sonbahar mevsiminde ziyaretçilerine adeta bir renk cümbüşü sunan bu saklı cennet, son yıllarda fotoğrafçıların ve doğaseverlerin uğrak bir mekânı haline geldi. Her mevsim ayrı bir güzel olsa da sonbaharda Pülümür’deyseniz mutlaka görülmesi gereken bir yer olduğunu belirtelim.

Köprüler:

Hanım (Hatun) Köprüsü:

Pülümür’ün merkezine 3 kilometre uzaklıktadır. Pülümür Çayı üzerinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiş, kaynaklarda da yeterli bilgiye rastlanmamıştır. Bu nedenle de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bu köprü ile ilgili bir söylence bulunmaktadır. Bu söylenceye göre Pülümür Çayı üzerinde bir hanım tarafından bir su kemeri yapılması istenmiş, kemer ve yanındaki köprünün yapımı için bir taşçı ustası görevlendirilmiştir. Bir de şart koşmuştur. Köprünün yapımında kullanılacak taşlar Tercan’dan getirilecek ve taşlar ne bir eksik, ne de bir fazla olacaktır. Bu şekilde eksiksiz tamamlandığında usta ile evleneceğini, aksi halde de ustanın boynunu vurduracağını söylemiştir. Taşçı ustası belirlediği sayıdaki taşları eksik ve fazla olmadan köprüyü tamamlamış ve hanımla da evlenmiştir. Köprü moloz taştan ve tek gözlü olarak yapılmıştır. Köprü yakınında kaleye su taşımak için bir çıkış yolu bulunmaktadır.

Festivaller:

Pülümür Bal Festivali:

Pülümür’de düzenlenen Pülümür Bal Festivali, her yıl bal sağımın sonlandığı Eylül ayında yapılmaktadır. Tamamen doğal ortamda üretilen balların tanıtımını amaçlayan Bal Festivali, yörenin ekonomik ve kültürel hayatına zenginlik kazandırmaktadır. Kaliteli bal üretimini teşvik etmek amacıyla yarışmaların da yapıldığı Festival boyunca çeşitli kültürel etkinlikler de gerçekleştirilmektedir.